Ticari İşletmelerin Devri

Ticari işletme devri; taşınmaz malların ya da aktif ve pasif olarak adlandırılan muhasebe kayıtlarının tamamen bir başka kişiye devredilmesi anlamına gelir. Burada ifade edilen kişi kavramı gerçek veya tüzel olabileceğinden dolayı işletmelerin başka işletmelere de devredilmesi mümkündür. Mal varlığının devredilmesi ile işletmenin devredilmiş sayıldığı söylenebilir.

İşletmelerin devri gerçekleşirken dikkate alınması gereken temel konu aktif ve pasiflerin tamamen devridir. Muhasebe kayıtlarında parçalı ya da kısmi devir söz konusu olmaz. Bu nedenle devrin temelinde tamamen başkasına devretme vardır. Aksi durumda sözleşmenin geçersiz sayılacağı ifade edilebilir.

Ticari bir işletmenin devredilmesi söz konusu olmuşsa aşağıdaki bütün unsurların devredilmesi gerekecektir.

  • Duran varlıklar,
  • İşletme değeri,
  • Kiracılık hakları,
  • Ticari unvan,
  • Fikri mülkiyet hakları,
  • İşletmeye tahsis edilmiş mal varlığı

Bahse konu unsurların devir sözleşmesinde yer almaması durumunda devir kapsamında bu unsurların da devralan kişiye geçtiği kabul edilir. Taraflar arasında yapılacak anlaşma kapsamında devrin dışında bırakılabilecek olan unsurların neler olacağına karar verilmesi muhtemeldir.

Ticari İşletmelerin Devri Nasıl Gerçekleşir?

Ticari bir işletmenin devredilebilmesi amacı ile başvurulacak temel yöntem yazılı sözleşmelerdir. Yazılı sözleşme ile gerçekleştirilmesi gereken ticari işletme devirlerinin tamamlanması sonrasında da ticaret siciline kaydedilmiş olması şarttır. Aksi durumda devrin gerçekleşmediği kabul edilecektir.

Ticari işletme devredildiğinde taşınır ve taşınmazlar için ekstradan işlem yapılmasına gerek yoktur. İşletmenin karşı tarafa devri ile taşınır ve taşınmaz bütün varlıkların devredildiği kabul edilir. Kanunda da açıkça belirtilen bu durumun kolaylaştırıcı bir etki ortaya çıkardığından bahsetmek gerekir. Bu anlamda ticari işletmelerin devredilmesinde hızlı ve etkin çözümler sağlanır.

Ticari işletmeler ile alakalı devir gerçekleştikten sonra alacaklı konumundakilerin haberdar edilmesi gerekir. Haberdar etme yöntemi duyuru yolu ile gerçekleşmelidir. Ancak burada kanun koyucunun bir sınırlandırma yapmadığından söz etmek gerekir. Yani devir ile ilgili bildirimin telefon, faks, noter ihtarı ya da mektup yöntemlerinden bir tanesi ile gerçekleştirilebilmesi mümkündür. Ancak her halükârda ispatı mümkün bir aracın kullanılması olası olumsuzlukların ortadan kaldırılmasında oldukça değerlidir.

Devrin Gerçekleşmesi ve Sonuçları

Devir gerçekleştikten sonra alacaklıların yeni muhatabı işletmeyi devralan kişidir. Bu anlamda alacaklının devir ile ilgili bir iznine ihtiyaç duyulmaz. Devralan kişi devraldığı işletmenin borçlarından haberdar olmadığını öne süremez. Çünkü kanun devralanın bütün borç ve sorumlulukları üstlendiğini kabul eder.

Devir sırasında devreden ve devralan arasında alacaklılardan devralanın sorumlu olmayacağı yönünde bir anlaşma yapılmışsa bu anlaşmanın alacaklılar nezdinde bir geçerliliği olmayacaktır. İç ilişkide geçerli olan bu anlaşma alacaklıya karşı öne sürülemez. Bu durumda sorumlu olan taraf devralan kişi kabul edilir.

Ticari işletmenin devredilmesi konusunda borçlar ile ilgili sorumlulukta devredenin sorumluluğu bir süre daha devam etmektedir. Bu kapsamda kanundaki ifade şu şekildedir. ‘Devreden taraf, devrin gerçekleşmesi ile birlikte borç ödeme yükümlülüğünden kurtulmuş sayılmaz. Borçlar Kanunu’na göre; devreden, muaccel borçlar için devrin devralan tarafından alacaklılara bildirimi veya duyurulması tarihinden başlayarak; daha sonra muaccel olacak borçlar için muacceliyet tarihinden itibaren iki yıl süreyle devralanla birlikte müteselsilen sorumlu kalmaya devam eder.’

Bu anlamda iki yıl süre ile borcun tamam için birden fazla muhataba başvurulabilir.